Hayattan alınacak çok dersler var.
Tabi almasını bilene…
Kazanmak için kaybetmeyi bilmek gerekiyor. Ya da kaybederken kazanmayı. İnsanlar daima zaferlerini anlatmayı sever. Kaybettiklerinden hiç bahsetmez. Kaybetmek, ya da güçsüz görünmek kişi için statü kaybıdır. Sonrası için güç, kudret kaybı olarak görülüdür. Kimse dayak yerken görülmek istemez.
Ama aslında durum çoğu zaman böyle değildir. Önemli olan kaybediyor görünürken kazanmaktır. Bunun en güzel örneklerinden birisi sinema ve tiyatrodadır. Tokadı en iyi alan aktör ya da aktris işinde en iyi olanıdır.
Bir başka örneği de Boks sporudur. Yumruk yemeyi bilmeyen boksör maçı kazanamaz.
Bunun en güzel örneği 1974 yılında Orta Afrika ülkesinde gerçekleşen ve tartışmasız boks tarihinin en efsane maçında yaşanmıştır;
30 Ekim 1974 tarihinde Zaire'nin başkenti Kinshasa'da dünya boks tarihinin en önemli olaylarından biri gerçekleşti. Muhammed Ali ve George Foreman'ı karşı karşıya getiren büyük olayı yaşı yetenler ve spor meraklıları hatırlar. Organizasyonun adı; ‘the rumble in the jungle’ yani ‘Ormandaki Gürültü’ dür.
Muhammet Ali 1974'de Frazier'i yenerek, zamanın bir numarası George Foreman'a karşı dövüşmeye hak kazanır. Organizatör Don King, olayı iyice medyatik hale getirmek amacıyla, dövüşü kara Afrika'nın göbeğinde Zaire'nin başkenti Kinshasa'da düzenlemeye karar verir.
74 yılının yaz ayları boyunca iki boksör de Zaire'de çalışırlar. Muhammed Ali, tavırları ve davranışları ile, Zaire halkını yanına çeker. Maç sırasında da Ali Bomaye "Ali, öldür onu!" çığlıkları duyulacaktır'.
Kesin favori Foreman'dır. Muhammed Ali'ye 1'e 8 şans verilmektedir. Maçın başlarında Foreman, Ali'yi epey hırpalar, Ali ringin kanarında, yüzünü kapatarak, Foreman'ın çok da etkili olmayan yumruklarından nasibini alır. Arada fırsat buldukça Foreman'ı "is that all you got, george?" (sahip olduğun tek şey bu mu George?) sözü ile deli eder. Arena da ya da televizyonlarının başında maçı izleyen milyonlarca izleyici Ali’nin bitişini izliyordu. Ya da öyle olduğunu zannediyorlardı. Ama Ali’nin bir planı vardı ve aylardır bu plan için çalışıyordu. Medya da verdiği demeçlerle Foreman’ı sürekli aşağılamış, onu daha da sinirlendirmişti. Bu Ali’nin planının ilk aşamasıydı. İkinci aşam, Foreman’ın sinirini kontrol etmekti. Bunu kullandı ve kendisine saldırmasını yönetti. Amacı Foreman’ın bütün enerjisini tüketmek ve onu yenmek için hazırlamaktı.
Nihayet 8. roundda, Foreman'ın yorulduğunu hisseder, ve şampiyonun işini birkaç etkili yumruk ile bitirir. Bu taktiğe ‘rope a dope’ taktiği denmiş sonradan. Türkçe karşılığı ‘uyuşturucu ipi çekmek’ gibi bir anlamı oluyor. Anlamı Ali’nin 8 raund boyunca iplere sırtını verip Foreman’ı üstüne çekerek onun enerjisini tüketmesidir.
Boks sporunun en önemli tabiri şudur; Boks sadece bir yumruktur !
Evet sadece o son yumruktur. Şayet o son yumruğu siz attıysanız, önceki rauntlarda kaç yumruk yediğinizin hiç önemi yoktur.
Hayatta böyle değil midir?
Sizi dövdüğünü zanneden birileri mutlaka vardır. Bırakınız yumruklarını sallayıp enerjilerini bitirsinler.
Siz, doğru zamanda o son yumruk için hazır olun!